Güney Kore’nin nükleer enerjiye geçme zamanı.
ABD'nin Kuzey Kore'nin nükleer saldırısına karşı misilleme yapmaktan çekinebileceği korkusu büyüyor.
Güney Kore, nükleer silah geliştirmek için teknik yeterliliğe sahip olmasına rağmen, bugüne kadar Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) kapsamındaki taahhütlerine sadık kalmış ve güvenliği için ABD ile ittifakına ağırlık vermiştir. Ancak Kuzey Kore'nin nükleer yeteneklerini geliştirmeye devam etmesiyle birlikte, ABD'nin güvenlik şemsiyesine olan güven azalmaktadır. ABD'nin, Kuzey Kore'nin nükleer bir saldırısında misilleme yapmaktan çekinebileceği endişesi büyümekte ve bu da Güney Korelileri alternatif güvenlik seçeneklerini araştırmaya yönlendirmektedir. NPT'nin nükleer yayılmanın etkili bir şekilde önlenmesindeki sınırlılıkları, ABD-Güney Kore ittifakının hassasiyeti - ticaret anlaşmazlıkları ve ABD'nin askeri desteği azaltma tehditleriyle gerginleştirilmiştir - Güney Kore'nin nükleer olmayan duruşunu yeniden gözden geçirmesi çağrılarını daha da yoğunlaştırmaktadır.
Kuzey Kore faktörü
Güney Kore'nin kendi nükleer programını sürdürmeyi düşünmesi için en acil ve ikna edici gerekçe, Kuzey Kore'nin oluşturduğu varoluşsal tehdittir. Birçok zirve ve müzakere çabasına rağmen, Pyongyang nükleer silahlarını genişletmeyi sürdürmüştür. Rejimin artan silah yığını, ileri seviye teslim sistemleri olarak kıtalararası balistik füzelerin geliştirilmesiyle birleştiğinde, sadece Güney Kore'ye değil aynı zamanda geniş bölgeye ve hatta Amerika Birleşik Devletleri'ne doğrudan ve önemli bir tehdit oluşturmaktadır. ABD uzun süredir Güney Kore'yi korumak için nükleer kalkan sağlamış olsa da, giderek belirsizleşen bir jeopolitik ortamda sadece dış garantilere güvenmek riskli hale gelmektedir. ABD kendisi küresel olarak karmaşık güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyadır ve gelecek yönetimlerin Güney Kore'nin savunmasına aynı düzeyde bağlı kalacağına dair hiçbir garanti yoktur. Bağımsız bir nükleer caydırıcılık, Seul'e kendi güvenliğini sağlamak için güçlü bir araç sağlayacaktır, uluslararası politikanın değişen kumlarına bakılmaksızın.
Bölgesel güç dinamikleri
Kuzey'den gelen hemen tehditlerin ötesinde, Güney Kore daha geniş bölgesel güç dinamiklerini de göz önünde bulundurmalıdır. Çin'in küresel bir süper güç olarak yükselmesi ve Doğu Asya'nın güvenlik manzarasını yeniden şekillendirmesi, Güney Kore için dolaylı ve dolaysız zorluklar oluşturmaktadır. Pekin'in Güney Çin Denizi'nde gösterdiği etkili eylemler, askeri modernizasyonu ve bölgesel işler üzerindeki artan etkisi, Güney Kore'ye hem doğrudan hem de dolaylı olarak zorluklar yaratmaktadır. Bölgedeki diğer önemli oyunculardan biri olan Japonya, kendi savunma kabiliyetlerini güçlendirmek için son dönemde adımlar atmış, daha güçlü askeri eylemlere izin vermek için pasifist anayasasını gözden geçirmiştir. Bu değişim, stratejik ortamı daha da karmaşık hale getirir ve bölgenin uzun vadeli istikrarı hakkında soru işaretleri oluşturur.