Çin’in Afrika’ya yönelmesi stratejik açıdan iyi bir karar olarak görünüyor.

Çin’in Afrika’da yaptığı girişimler BM oyları kazanmak, kaynaklara erişimi artırmak veya yuanın kullanımını artırmak olsun, bu girişimler meyvelerini veriyor. Çin’in Afrika ile ilişkisi derinleşmeye devam ediyor. Eylül ayının başında Pekin’de yapılan bir zirvede Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, önümüzdeki üç yıl içinde kıtaya 51 milyar dolarlık kredi, yatırım ve yardım sağlama sözü verdi ve diplomatik ilişkileri güçlendireceğini belirtti. Pekin’in Afrika ile yakın ilişkisinin yeni olmadığı biliniyor. Çin dışişleri bakanlarının 1950’den beri yılın ilk yurtdışı ziyareti neredeyse hep bir veya daha fazla Afrika ülkesine olmuştur. Ancak Xi’nin taahhütleri, Çin’in küresel etki için diğer Batılı ülkelerle yarıştığı ABD ve diğer Batılı ülkelerde endişelere neden olabilir. Aynı şekilde Çin’in Afrika ülkelerini temerrüte düşürmek ve böylece üzerinde etkili olmak için "borç tuzağı diplomasisi" uyguladığına dair korkuları yeniden gündeme getirebilir. Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, bu endişeleri zirvede reddetmek zorunda hissetti. Çin'in, özellikle Sri Lanka’nın Hambantota limanı gibi ünlü bir örneğin, 2017'de Sri Lanka hükümetinin likidite elde etmek için bir Çin şirketine kiraladığı borç tuzağı iddiaları birkaç kez çürütüldü. Ancak Afrika nüfusu ve ekonomileri büyüdükçe, Çin’in Afrika ile olan ilişkisini anlamak önemlidir. Çin’in Afrika ile olan ilişkisi stratejik ve ekonomik öneme sahip. BM’de oy kazanmak, kaynaklara daha iyi erişmek veya kendi para biriminin uluslararası kullanımını artırmak olsun, Çin’in Afrika ile diplomatik ilişkileri, Çin’in çok kutuplu dünyada önemli bir oyuncu olma hedeflerine hizmet eder.