DOLAR 34,5481 0.13%
EURO 36,1642 -0.21%
ALTIN 2.969,900,28
BITCOIN 33872393,59%
İstanbul
13°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

İsrail, BM Genel Sekreterini yasaklama konusunda haklı mı?

İsrail, BM Genel Sekreterini yasaklama konusunda haklı mı?

ABONE OL
Ekim 14, 2024 13:46
İsrail, BM Genel Sekreterini yasaklama konusunda haklı mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İsrail, BM Genel Sekreteri Guterres’i ‘persona non grata’ ilan etti, acil yardımı tehlikeye atarak ateşkes görüşmelerini ve barışı tehlikeye attı.

Ekim ayının başlarında İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’i ‘persona non grata’ ilan ettiğini açıkladı. Yani Guterres’in İsrail topraklarına ayak basmasına izin verilmediğini belirtti. Katz, Guterres’in “İran’ın İsrail’e yönelik son saldırısını açıkça kınamaması” nedeniyle artık hoş karşılanmadığını belirtti. Güçlü ifadelerle yapılan açıklamada BM Genel Sekreteri, 7 Ekim 2023’te Güney İsrail’deki Hamas katliamını “kınamaması” suçlamasına da maruz kaldı. Katz ekledi: Hamas, Hizbullah, Husiler ve şimdi İran gibi teröristlere, tecavüzcülere ve katillere destek veren bir genel sekreter, küresel terörün annesi İran’ın gölgesi olarak BM tarihinde leke olarak hatırlanacak. Güvenlik Konseyi üyeleri, Katz’ın bu açıklamasından sonra Guterres’e desteklerini dile getirdi. Ve Guterres’in sözcüsü bunu “siyasi bir açıklama” ve “İsrail hükümetinin BM personeline yönelik bir saldırı daha” olarak nitelendirdi.İsrail’in bu ilanının anlamı nedir ve nasıl bir etkisi olabilir? ‘Persona non grata’ Latincesi “hoş karşılanmayan bir kişi” anlamına gelir. Uluslararası hukukta, bu bir devletin bir diplomatı veya konsolos memurunu topraklarından çıkarma hakkını ifade eder. Bu bir diplomatı sınırdışı etme veya ülkeye girişini engelleme şeklinde olabilir. Uluslararası sözleşmeler uyarınca devletlerin bu tür bir ilan için bir neden gerekli değildir. Diplomatlar ve konsolos memurları uluslararası hukuk kapsamında geniş bir dokunulmazlık ve imtiyazlar yelpazesi kazanır. Diğer şeylerin yanı sıra, onlara herhangi bir şekilde gözaltına alınma veya hukuki işlemlere tabi tutulma olanağı sağlanmaz.Uygulanacak bir eylem için bu tür bir dokunulmazlığın yapılması için diplomatın ana ülkesinin onay vermesi gerekir. Diplomatik personelin ev ülkesi bu tür bir eylemin yapılabilmesi için dokunulmazlığı kaldırmalıdır. Bu nedenle ‘persona non grata’ kavramı bu dokunulmazlıklar ve imtiyazlara karşı bir denge sağlamak amacıyla icat edilmiştir. Bir diplomatik personelin ya da konsolos memurunun eylemlerinden rahatsız olan bir ülke, onları neden belirtmeden kolayca topraklarından uzaklaştırabilir. BM ve üye ülkeler arasında bu tür ilanların yasallığı konusunda uzun süredir bir tartışma mevcuttur. BM, yetkililerinin üye devletler tarafından engellenemeyeceğini çünkü bu ülkelere akredite edilmiş diplomatlar olmadıklarını, aksine küresel bir organizasyona hesap veren uluslararası sivil hizmetkârlar olduklarını belirtmektedir. BM ayrıca, BM yetkileri altında olan Genel Sekreterin haklarına müdahale ettiğini ve organizasyonun işlevlerine ciddi şekilde zarar verdiğini belirtir. Ancak birçok ülke, BM’nin bu pozisyonuna katılmamaktadır. Son yıllarda Etiyopya, Mali, Sudan ve Ermenistan gibi ülkeler BM yetkililerini persona non grata ilan etmiştir.İsrail’in ilanı, BM Genel Sekreterinin özellikle yasaklandığı ikinci kez olmaktadır. İlk defa, Sovyetler Birliği ve Çin Cumhuriyeti, ilk Genel Sekreter Trygve Lie’yi ‘persona non grata’ ilan ettiğinde, 1950’lerde olmuştur. 1961 yılında Sovyetler Birliği ayrıca Genel Sekreter Dag Hammarskjold’u “Birleşmiş Milletler görevlisi olarak tanımayacağını” belirtmiştir.Bu konu hakkındaki araştırmam henüz geniş bir şekilde incelenmemiştir. Çalışmam iki temel soruyu ele alıyor: devletlerin BM yetkililerini nasıl men edebileceklerine dair haklarının bulunup bulunmadığı ve bunu yapmanın sonuçları nelerdir? İlk soruya yönelik olarak, devletlerin BM yetkililerini men etme veya ülkelerine girişine izin vermemeye ilişkin haklarını desteklemek için güçlü hukuki nedenler olduğuna inanıyorum. Birincisi, ulusların kendi topraklarına kimin gireceği ve kimin çıkacağı konusunda geniş bir egemenlik hakkına sahip olmalarıdır. Bu, egemenliğin temel prensibidir. Eğer BM yetkilileri bir ülkenin ulusal çıkarlarına ve güvenliğine zararlı eylemler içinde olduğundan şüpheleniliyorsa, kendisini savunma ve koruma hakkına da sahiptir. Bu tür bir eylemi gerçekleştirmek için uluslararası hukuk altında doğrudan bir kural bulunmamaktadır. Ancak bu hukuki hakların ötesinde, uzun vadeli BM’nin inandırıcılığı ve etkinliği için bu tür bir eylemin ne anlam ifade ettiği de önemlidir. Ülkeler yabancı bir diplomatı yasaklama konusunda neden sunmak zorunda olmadıkları için, bu durum BM yetkililerine karşı kullanıldığında güçlü bir siyasi silah haline gelmektedir. Ve özellikle BM yetkililerini yasaklamak, organizasyonun çalışmalarını ciddi şekilde tehlikeye atabilir ve masum hayatları riske sokabilir. Bu özellikle BM’nin insani yardım sağlaması gereken çatışma ortamlarında daha da doğrudur. Örneğin 2021’de Etiyopya, federal hükümetle silahlı çatışma içinde olan bir bölgede 5 milyondan fazla kişiye gıda, ilaç, su ve diğer yaşam kurtarıcı maddeler sağlayan beş BM insani görevliyi sınırdışı etti. Sınırdışı edilen yetkililerin yüksek rütbeli olması dolayısıyla bu eylem yardımın koordinasyonunu ve sağlanmasını sekteye uğrattı. BM Genel Sekreterini, özellikle de yasaklamak, bir devlet ve BM arasındaki ilişkilerin çöküşünün en güçlü göstergesi olabilir. Genel Sekreter uluslararası sivil hizmetli ve organizasyonun sembolüdür. Onların liderliği, acil yardım sağlama, ateşkesleri sağlama ve barışı teşvik etme açısından da kritiktir.
Dolayısıyla Genel Sekreterin ‘persona non grata’ ilan edilmesi, özellikle bir silahlı çatışma kontekstinde hem onun hem de organizasyonun itibarını ciddi şekilde zedeler. Bu aynı zamanda BM’ye daha geniş anlamda güçlü bir siyasi açıklama yapar ve insanî çalışmalarının ciddi şekilde karmaşıklaşmasına neden olabilir. Bu nedenle, ülkelerin BM yetkililerini ‘persona non grata’ ilan etme egemen gücü olabilir, bu gücü nasıl kullanacakları konusunda ölçülü olmaları gerekir. Bu tür bir ölçülülük nasıl olmalı sorusu ise acilen ele alınması gereken açık bir sorudur. Samuel Berhanu Woldemariam bu makalede, Newcastle Üniversitesi’nde hukuk öğretmenidir. Bu makale, The Conversation tarafından Creative Commons lisansı altında yeniden yayınlanmıştır. Orijinal makaleyi okuyun.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.